5 Temmuz 2011 Salı

eylülden temmuza


Kıştan beri bloguma hiçbirşey yazmamışım. Ne kışı adam gibi yaşadığımızdan ne de yazın o sarı sıcaklığını yakalayamadığımızdan bu durumun oluştuğunu düşünüyorum. Orda burda yarım yamalak kalmış yazılar bile yok. Defter sayfalarına, not defterlarine kısa sinopsisler, akıl fikir kalıntıları, yağan yağmurun hayali veya yahu aklıma gelmişken şuraya karalayayım da sonradan genişletirim adam ederim şeklinde yazılmış bişeyler bile yok. Hiç mi bişey düşünmedim yoksa kurduğum tüm hayaller, yarattığım tüm kahramanlar aylardır neredeyse hiç durmadan yağan, güneşi asla göstermeden her sabah şehrin, dağların ve yolların üzerine çöreklenen kara bulutların sorumluluğunda meydana gelen soğuk yağmurlar tarafından sürüklenip götürülmüş. Hazır hava bikaçgündür sıcakken hepsini toprağın altından; sürüklendikleri, örtündükleri, gömüldükleri, suya karışıp, denize dökülmek üzereyken çökeldikleri yerlerden avuç avuç topluyorum. Oraya buraya tonla şey yazmışım bir anda.
Sabah sabah karşımda, buğulu gözleriyle güneşi görünce heyecanlanmışım.

2 yorum: