13 Haziran 2010 Pazar

Quantitatif

Diş ipi denilen eşyanın boyu 25 metre imiş, üzerinde öyle yazıyor. Eh baya bi uzun galba kafamda tam bi karşılığını bulamıyorum. Beş altı katlı bir apartmanın boyu kadar falan olmalı. İnsanın kantitatif bir şeyi uzunluğu, ağırlığı hatta zamanı algılayabilmesi için bildiği bişeyle kıyaslaması gerekiyor. Biyerlerde okumuştum insan vücudundaki damarlar böle dümdüz uç uca eklense dünyanın etrafını dolaşır öle bişiler yok ışık hızı göz açıp kapayıncasıya kadar dünya etrafını yedi kez dolaşır. İyi de ben evden çıkıp bakkala falan giden arada kafeye veya bara giden bi adamım dünya etrafını falan ne bileyim. Vasko dö gama’ya kolomb’a sölesen bunu anlar. Vikipediden bakıyorum şimdi dünyanın çevresi şu kadar diye yazıyor (baya büyük bir sayı) eh ben bunu da algılayamıyorum ki, deseler ki bana damarlarının toplam uzunluğu bilmem kaç kere bakkala gidip gelmen kadar işte o zaman bişiler belirebilir kafamda. Gitsem gitsem en fazla otobüse binip bikaç saatlik yolculukla başka bi şehre gidiyorum, onda da karate filmi veya çook komik bi komedi filmi açıyolar, filme dalıyorum, yok top kek seçiyorum, çay kahve veya kola arasında tercih yapıyorum bilmem ne derken o koca dünya üzerinde yaptığım yolculuğu, kat ettiğim uzaklığı anlamıyorum. Kalkçan bakkala gider gibi bakkal ayakkabısıyla falan yürüyerek gezecen dünyayı. Çevresini adım adım yürücen. Okyanusa gelince gemiye binmelisin, uçakla tam anlaşılamayabilir. Hah işte o zaman vayy be derim amma damar, kas, sinir, bağırsak varmış vücudumda. Ben buradan bakınca sadece bakkaldan aldım cipslerin ve bara gittiğimde içtiğim biraların yarattığı göbek çapını aklıselim bi biçimde ölçebiliyorum, kıyasa falan gerek kalmadan algılayabiliyorum. O yağları toplasan abant gölü falan dolar yani, düşün işte.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder